ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

 

 Ölçme ve değerlendirme iki kavramdır. Bu iki kavram öğretim süreci ile çok yakından ilgilidir. Değerlendirme öğretim sürecinin son evresidir. Öğretim için gerekli olan bir etkinliktir. Ölçme ve değerlendirme arasındaki ilişkiyi bulalım ve önce ölçme tekniklerini inceleyelim. Deniz kenarındasınız ve avucunuza bir miktar kum alıyorsunuz. Avucunuzda bulunan kumu mu yoksa yerdeki kumu mu ölçebilirsiniz? Ya da bir arkadaşınız için “O iyi insandır.” dediniz . Hangi ölçüye dayanarak bu değerlendirmeyi yaptınız. Lord Kelvin’in bir sözü bize ölçmeyi çok güzel anlatıyor. “Sözünü ettiğiniz şeyi ölçebiliyorsanız ve bunu rakamlarla anlatabiliyorsanız, onun hakkında bir şeyler biliyorsunuz demektir.” İzlenemeyen her süreç denetim altına alınamaz. Öyleyse eğitim öğretim süreçleri de denetim altına alınarak iyi ürünler almak esas olmalıdır.

Ölçme ve değerlendirmenin okullarda toplam kaliteyi artırmak için kullanılmasında ilk hedefimiz öğrenmeyi öğretmek olmalıdır.

Okullarda yapılan eğitimle bilimin verilerinden yararlanılarak daha önce kazanılmış olan davranışların olumlu yönde değiştirilmesi gerçekleştirilir. Davranışların ne denli değiştiğini ölçme nedenlerini dört ana başlık altında toplayabiliriz:

1.      Öğrencilerin bir konuyu öğrenmeye ne kadar hazırlıklı oldukları,

2.      Öğretilmesi planlanmış olan davranışların daha öncede öğrenilmiş olup olmadığını saptama (kavram haritası ve öğrenci soruları ) , bir dersin aday hedefleri arasından bu dersin belli bir gruba öğretilişi ile ilgili gerçekleri belirleme,

3.      Her bir öğrenme ünitesi sonunda bu ünitede öğretilmesi planlanmış olan davranışlardan  hangilerinin tam olarak öğrenilmiş, hangilerinin tam olarak öğrenilmemiş olduğunun izlenmesi ve neden öğrenilemediğinin ortaya çıkarılması,

4.      Konunun belli dönemlerinin sonunda , bu dönemlerdeki etkileşimlerin ürünü olarak oluşan, dersin hedefleriyle örtüşen tutarlı öğrenme düzeylerinin belirlenmesi.

Bütün bu davranışların sonucunda bir öğrenciye belli bir öğrenme ünitesinde öğrenmesi beklenen yeni davranışları ne oranda öğrendiğinin, örneğin bunların yüzde kaçının öğrenmiş ya da yüzde kaçının öğrenmemiş olduğunun söylenmesi yetmez. Öğrenciye öğrenilen o konudaki eksiklerinin neler olduğu bildirilmelidir. Ancak, bu eksiklerini tamamlayan öğrenci tam öğrenme düzeyine erişebilir.

Eğitimde ölçme önemlidir. Ölçme ne demektir? Nasıl olmalıdır? Şimdi bunları gözden geçirelim. Öğrenme sürecine katılan tüm öğrenciler, önceden kazanmış oldukları davranışları kullanarak öğrenme ortamıyla etkileşeceklerdir. Bu etkileşim sırasında yeni davranışlar  edineceklerdir. Bu davranışlar istenilen davranışlar değilse öğretimin etkisiz olduğuna karar verilir. Buradan da anlaşılacağı gibi öğrenme ve öğretme sürecinde:” Beklenen davranış değişiklikleri gerçekleşmiş midir?” sorusuna verilecek yanıt çok önemlidir. Bu sorunu yanıtını kolay verileceği sanılır ama o kadar kolay değildir. Bu soruya verilecek yanıt:”Beklenen davranış değişiklikleri neden gerçekleşmemiştir.” “ Bu davranış değişikliklerinin gecikmesine neler etken olmuştur?” “Bu davranış değişikliklerinin daha etkili ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için neler yapılması gerekir?  gibi sorulara da yanıt aranıyorsa davranış değişikliklerinin gerçekleşme derecesini saptamak daha karmaşık  ve zor bir iş halini alır.

Bu davranış değişikliklerinin bazı önemli özellikleri vardır. Birincisi değiştirilmek isteneni gözleyebilme olanağı, ikincisi değişikliklerin derecesi, üçüncüsü ve en önemlisi davranışta aranacak kararlılıktır.

 

Varlık veya Olayların Ölçülebilir Nitelikteki Özellikleri

1

2

Doğrudan gözlenebilen Özellikler

Doğrudan gözlenemeyen özellikler

Büyüklük,renk, şekil

Sıcaklık, basınç, zeka

Duyu organlarının normal gücü ile gözlenebilen özellikler

Duyu organlarının normal gücü araçlarla artırılınca gözlenebilen özellikler

Büyüklük, renk

Küçük uzunluklar

Doğrudan gözlenebilecek tek başına yeterli olacak bir işareti bulunan özellikler

Doğrudan gözlenmekle birlikte tek başına yeterli olmayan işaretçileri bulunan özellikler

Sıcaklık, basınç

Zeka, başarı

Eğitimde kazandırılmak istenen yeni davranışların beklenen düzeyde öğrenilmiş olup olmadığına karar verebilmek için bazı koşulların yerine getirilmesi gerekir. Önce, öğrencilere kazandırılması hedef alınan davranışlarla erişilen öğrenme düzeyi ölçülmeli, sonra da bu öğrenme düzeyi ile ulaşılması istenen öğrenme düzeyi karşılaştırılmalıdır.

Ölçme, varlık veya olayların belli bir nitel ya da nicel özelliğe sahip oluş derecelerini belirleme işlemidir. Bir tahta parçasının uzunluğu, bir eşyanın ağırlığı belirlenirken ölçme yapılır. Ölçmede amaç gerçeğin önemli bir anlam kaybı olmadan betimlenmesidir. Ölçmenin bu tanımı öğrenmeler için de geçerlidir. Her ölçme işleminde, ölçülmek istenen özellik ile bu özelliğin ölçülmesine yarayan bir ölçek, ölçme aracı olmalıdır. Kullanılan ölçeğin, kendi yapısına uygun bir başlangıç noktası ve tanımlı bir birimi vardır. Bir ölçekte birimin, ölçülen özelliğin her bölgesinde aynı büyüklüğü göstermesi nasıl bir sonuç doğurur. Okullarda günümüzde kullanılan ölçme teknikleri yukarıda anlatılan gibidir. Son yıllarda tüm dünyada standardize edilmiş, çoktan seçmeli testlerin olumsuz yanı üzerinde pek çok tartışmalar yapılmaktadır. İlk görüş bir konu hakkındaki bilgi ile bu bilgiyi kullanabilmek arasındaki farkı vurgulamaktadır. Eğitim dünyası, artık öğrencilerin öğrenme sonuçlarının sosyal ve kişisel veriler olarak değerlendirilmesini istiyor. Bilginin kavram olarak ezberden tekrarlanması ve becerilerin yapay ortamlarda sergilenmesi yerine bilgi ve becerilerin uygulanmasını istiyorlar.(Moss ve arkadaşları.1991) Bilginin edinilmediği aslında yapılandırıldığını öğrendikçe bilgiyi kişiler arası iletişimle yarattığımızın ve kişisel ve sosyal gereksinmelerimiz doğrultusunda kullandıkça anlamlandırdığımızın daha fazla farkına vardık. (Browwn.1989) Bir konu hakkında bilgi sahibi olmak, onu farklı ortamlarda ve farklı durumlarda kullanmayı garanti etmez. Bu açıdan bakıldığında standardize edilmiş testler , öğrencilerin bilgiyi farklı alanlara uygulamalarını ve öğrendiklerinden yeni bilgiler üretmelerini yetersiz kılar.(Camp.  Calfree ve Hiebert. 1989)

Bu konudaki ikinci karşıt görüş, geleneksel ve standardize edilmiş ölçme araçlarının öğretmenlerin uyguladıkları müfredat programı üzerindeki etkisidir. Okullarda kullanılan ölme araçları öğretmenlerin neyi nasıl öğreteceklerini belirtmektedir. Öğretmenler yapmış oldukları sınavların hedefleri doğrultusunda eğitim yapmak zorunda kaldıklarından eğitimin diğer hedefleri unutulmakta ve öğrenci başarısı hafife alınmaktadır. Böylece geleneksel ölçme teknikleri öğretmenleri öğrencilerinde gelişmesini hedeflediği davranış biçiminden uzağa düşürmektedir. Standardize edilmiş ölçme araçlarıyla bilginin var olup olmadığı ölçülüyor. Her zaman bilginin var olması onun nerede nasıl kullanılması gerektiği ile ilgili bir fikir vermez. Bu durumda müfredat programını testler yönlendirerek eğitim ve öğretim asıl hedefinden sapmış oluyor. Ders etkinlikleri ölçme ve değerlendirme arasında bir ilişki olmalıdır. Test sonuçları bir çok öğretim kurumunda hem öğrenciyi hem de öğretmeni değerlendiren bir araç olmaktadır.

Okullar geleneksel ölçme tekniklerini bırakıp alternatif ölçmeye geçmelidir. Bu yeni ölçme tekniklerinin bazı özellikleri aşağıda gösterilmiştir.

·        Alternatif ölçme teknikleri beceri ve bilginin kullanımı birbiriyle bağlantılı, tamamlanmış ve ortamlara uyum sağlanmış etkinlikleri ölçer.

·        Alternatif ölçme müfredat programının içine yerleşmiştir. Sadece amaca yönelik ölçme yapan yönergeli etkinliklerden ayrıştırılabilir. Başka bir deyişle alternatif ölçme anlamlı öğrenme deneyimleri demektir.

·        Alternatif ölçme esnektir. Farklı sunuş şekillerine ve öğrencilerin tercih ettikleri öğrenme biçimine olanak sağlar.

·        Alternatif ölçme, öğrencilerin kendi öğrenme biçimlerinin ve düşüncelerini analiz etmelerini sağlamak yoluyla kendine dönük düşünmeyi ve kendini irdelemeyi öğretir.

Alternatif ölçme tekniklerini okullarda uygulamak için bir çok zorlukla karşılaşacağız. Çünkü, geleneksel ölçme tekniklerini bırakmak öğretmene, öğrenciye ve veliye de zor gelecektir.  Geleneksel ölçme teknikleri üç varsayım üzerinde kurulmuştur.

1.      Öğrettiğimizi ispatlayabilmek için testlerin gizliliğine gereksinim vardır.

2.      Testler için eğitim yapmayalım.

3.      Ders işlemek ve değerlendirmek birbirinden farklıdır.

Geleneksel ölçme öğrencilere şu mesajları verir.

1.      Değerlendirme onların sorumluluğu değildir.

2.      Onların bilgileri ve özümsedikleri önemli değildir. Esas olan testlerde hedeflenen belirli alanda gösterdikleri performanstır.

3.      İlk yaptıkları yeterlidir.

4.      Başarı gelişmeden bağımsızdır.

Alternatif ölçme öğrencilerin bu üç mesajı anladıklarını varsayar.

a.        Öğrencilerin diğer öğrencilerle birlikte çalışmalarının uygun olduğu,

b.       Yapılan bir işin üzerinde değişiklik yapabileceği,

c.        Testlerin sadece sınıfta verilen bilgilerden anımsanması ve tekrarlanması olmadığıdır.

Alternatif ölçme doğal ortamlarla uyumlu olarak verilmelidir. Alternatif değerlendirme ölçütleri, dosyalama, performans ölçümü ve eğitimin içine yerleştirilmiş hazırlama ve uygulama adına zaman alıcıdır. Her ne kadar öğrenciler ve öğretmenler açısından daha doyurucu olmasına karşın geleneksel tekniklerden daha fazla zaman harcamayı gerektirir. Bu yüzden alternatif ölçme tekniklerine geçmek öğretim kurumlarında zor ve yavaş olacaktır.

Ders işleme teknikleri ile ölçme değerlendirmenin birbirine bağlanması alternatif ölçme değerlerinin bir özü olmaktadır. Öğretmenler sınıf içinde sürekli öğrencileri değerlendirmeye tabi tutarken bu değerlendirme süreci sınıf dışında önemini yitirmektedir. Ayrıca, öğretmenler psikometrik ölçümler yapmak ve bu ölçüm  araçlarını geliştirmek için eğitim almamışlardır. Alternatif ölçme araçlarını kullanmak bu gereksinmeyi de karşılar.

Örneğin; New York’ta  30 ilk öğretim okulu öğretmenleri arasında yapılan bir çalışma sonucunda, herkesin ortak olarak değer verdiği sonuçlar ortaya çıkmıştır. “Değişik problem çözme becerilerini farklı alanlara uygulayabilmek ve işbirliği yaparak çalışmak.” Bu sonuçlar tartışıldıktan ve bu sonuçları farklı sınıf düzeylerinde sağlayacak ders etkinlikleri belirlendikten sonra grup alanlara ve sınıf düzeylerine göre ayrılmıştır. Bu çalışma sonucunda varolan müfredat programına göre ölçme ve değerlendirme araçları hazırlamanın olumlu yönleri ve sakıncaları üzerine şu görüşler ortaya çıkmıştır.  Öncelikle öğretmenlerin nasıl öğrenciler yetiştirmek istedikleri üzerine detaylı fikirler üretmeleri hiç zor olmamıştır. Esas zorluk bu beklentileri ölçme araçlarını gerçekleştirmek için nasıl bir başlangıç noktası olması gerektiğinde çıkmıştır. Daha sonra bu beklentilerin geliştirilecek olan değerlendirme tablosuna aktarılması gerekmektedir. İkinci bulgu, değerlendirme sürecinde öğrencilerin standartlara farklı yollardan ulaşmalarına olanak sağlayacak bir esnekliğin olmasıdır. Anı zamanda bu standartlar öğrencilere ünitenin başında bildirilmelidir. “

Değerlendirme aracını geliştirme süreci ister müfredat programına göre ister planlama sürecinden önce olsun, araç geliştirilirken o sınıf düzeyinde veya okuldan mezun olurken gelinebilecek en üst performans göz önünde tutulmalıdır. Bu performans öğrencinin ne bileceği ve neler yapabileceği şeklinde ifade edilmelidir. Standartlar belirlenirken, öğrencilerin hangi davranış ve performanslarının hedeflenen öğrenci sonuçlarını doğuracağının belirlenmesi gerekmektedir. Standartların belirlenmesi işlemi, göstergelerin gözlemlenebilir hareketler, olaylar ve performanslara dönüştürülmesini içerir. Standart belirleme süreci, aynı zamanda farklı performans düzeylerinin belirlenmesini sağlar. Bu şekilde yüksek, orta ve düşük performans ayırt edilebilir.

Alternatif ölçme değerleri ve standartları dönüşümlüdür. Sonuçlardan göstergelere, standartlara ve tekrar geriye sonuçlara gidebiliriz. Bu ölçme sisteminde bir sonucun göstergesi olarak birden fazla standart kullanılabilir. Bu tam öğrenme ölçümleri arasındaki en önemli farktır. Eğitimciler  alternatif ölçme araçlarının sunduğu olanakları tanımaya başlandıktan sonra, sadece neyi nasıl ölçtüğümüzü değil, neyi niçin ve nasıl öğrettiğimizi de etkilediğini göreceklerdir.